Bu yazıyı 2006 yılında Acıbadem Bakırköy Hastanesi’nde yazmıştım. O dönemde bir çok gazete ve dergide tümü ya da bir kısmı yayınlandı. Şeklini değiştirmeden içeriğini 2011 güncellemesi ile sunuyorum. Özellikle anne ve baba adaylarının doğumdan önce okumasını öneririm.
Hücre seviyesinde başlayan yaşam döngüsünün birinci ve kolay olan bölümü tamamlanmak üzere. Gerçekleşecek doğumla birlikte 9 ayı aşkın süredir anne karnındaki rahat ortamda devam eden yaşam artık tek başına sürdürülmek zorunda. Önce nefes almak öğrenilecek, sonra beslenme ve sırasıyla diğerleri…
İçindekiler
Yenidoğan dönemi
Hayatın ilk 28 günlük dönemi “yenidoğan” dönem olarak tanımlanıyor ve hayat serüveninin ilk sınavı da bu dönemde veriliyor. Anne karnında son derece rahat bir ortamda ve bütün ihtiyaçları anne tarafından karşılanan bebek doğumda göbek kordonunun kesilmesiyle birlikte artık tüm dengelerini kendisi sağlamak zorunda. Anne karnındayken kapalı olan akciğerler ilk nefesle birlikte açılıyor, bebek nefes almaya başlıyor, kanındaki oksijen oranı hızla artıyor ve cildi pembeleşiyor. Göbek kordonu kesildiği için birçok metabolik dengeyi kendi kendine sağlamaya çalışıyor. Doğumdan sonraki birkaç gün bebek için dünyaya adaptasyon dönemi olarak geçiyor.
Ancak her 10 sorunsuz hamileliğin bir tanesinde doğumda bebeğin adaptasyon için yardıma ihtiyaç oluyor. Toplamda da 100 tane sağlıklı ve sorunsuz gebenin 1 tanesinin doğumunda bebeğe kalp masajı yapmak ya da akciğerlerine hava göndermek için solunum cihazına bağlamak gibi işlemlerin yapılması gerekebiliyor.
Acıbadem Hastanesi Bakırköy, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı, Neonatolog Dr. Murat Palabıyık, doğumda oluşabilecek sorunların önüne geçebilmek için her doğumda mutlaka ve mutlaka sadece bebekle ilgilenmek üzere bir doktor ve hemşirenin hazır bulunmasını önerdiklerini söylüyor. Acıbadem Hastaneler Grubu olarak bu kurala mutlaka uyulduğunun altını çizen Dr. Palabıyık, bebek doğar doğmaz oksijenlenmenin sağlanması gerektiğini vurguluyor. Dr. Palabıyık şöyle konuşuyor:
“Hayatın ilk birkaç dakikası içinde yapılması gereken işlerin doğru yapılmamasından kaynaklanan birçok ciddi problem yaşanabilir. Oksijenlenme süreci gecikirse, başta beyin olmak üzere bütün organlar zarar görür. Oksijenin azalması, karbondioksit miktarının artması asidoz denilen bir tabloya yol açıyor ve beyin hücreleri ölmeye başlıyor. Beyin hücreleri kendisini yenileyemediği için yerine yeni hücreler konamıyor. Bu asfiksi dediğimiz durumun sonucunda bedensel ve zihinsel gelişim geriliği, epilepsi, okul başarısızlıkları ya da en kötüsü spatisite gibi ileriye yönelik pek çok sorun oluşabiliyor.
Yenidoğanın hemorajik hastalığı denilen sorunun yaşanmaması için doğar doğmaz her bebeğe mutlaka 1 miligram K vitamini enjeksiyon şekilde yapılıyor. ” Dr. Palabıyık, K vitamininin son derece önemli olduğunu ve mutlaka yapılması gerektiğinin altını çiziyor.
Anne sütü bebeğin sağlık sirtası
Adaptasyon sorunların çözülmesinden hemen sonra metabolik olaylar geliyor. Bebek tüm besinlerini anne karnında kordon vasıtasıyla alırken, doğduktan sonra kendisinin beslenmesi ve erkenden anne sütü alması gerekiyor. Dr. Palabıyık’ın verdiği bilgiye göre, bebeğin erkenden anne sütü almasını sağlayabilmek için yapılabilecek en önemli uygulama, bebek ve annenin ayrılmamasını sağlamak oluyor. Bu nedenle de Acıbadem Sağlık Grubu içinde yer alan tüm hastanelerde, en kısa zaman içinde bebeğin emzirilmesi sağlanmaya çalışılıyor.
Dr. Murat Palabıyık, bebeğin doğar doğmaz anne sütü almasını bir çeşit sağlık sirtası olarak ifade ederek, “Annenin memesinde bulunan süt, annenin tüm bağışıklık siteminin hücrelerini ve antikorlarını içeriyor. Ve mikroplara karşı müthiş bir koruma sağlıyor. Dolayısıyla bebek, doğduktan sonra ilk saatlerde KOLOSTRUM dediğimiz ilk sütü alırsa birçok hastalığa karşı korunma sağlanmış oluyor” diyor. Dr. Murat Palabıyık, Acıbadem Sağlık Grubu bünyesinde düzenlenen hamile eğitim programlarında tüm bu ayrıntıların anne ve baba adaylarına aktarıldığını ve bilinçli bir ebeveyn olmaları için ilk adımı atmalarının sağlandığını ifade ediyor.
Aşağıdaki videolarda Uzm. Dr. Erdem Uzunoğlu, “Bebek Bakımı” ve “Bebeklerde Ağlama” ile ilgili konular hakkında bilgiler veriyor.
Aile, çocuk doktoruyla ne zaman tanışmalı?
Olayın son derece önemli bir başka püf noktası ise, anne ve babanın çocuk doktoruyla tanışma zamanı. Dr. Murat Palabıyık, ideal tanışma zamanının doğum öncesinde, doğuma yakın bir zaman diliminde gerçekleşmesi gerektiğini söylüyor. Böylece hekim ve aile arasında güven mekanizması işlemeye başlıyor, anne çok daha rahat doğuma giriyor.
Bebek izlemleri sırasında bebekte ya da annede bir sorun çıktıysa ve bu sorun nedeniyle gebelik beklenenden daha önce sonlandırılacaksa ya da bebek riskli bir bebek olacaksa, çocuk doktoruyla anne ve babanın iletişimi o noktada daha bir önem kazanıyor. Doğum sonrasında ilk dakikalar, saatler çok önemli ve her şeyin senkronize yapılması gerekiyor. Bebeği izleyen ekip; doktor, bebek hemşiresi ve bebeğin ailesinden oluşuyor. Dr. Murat Palabıyık ailenin her zaman bu ekibin önemli elemanı olarak görev aldığını ve doktor ve hemşirenin başarısının bir anlamda ailenin de başarısına bağlı olduğunu söylüyor. Bu uyumu sağlamak için doğum öncesinde iletişimin mutlaka sağlanması gerekiyor.
Sütün gelmesi için bebek anneye yardım ediyor
Bebek doğduğunda, çocuk doktoru bebeği alarak ilk solunumun başlaması için gerekli işlemleri yapıyor. Islak bir ortamdan kuru bir ortama geçen bebeklerin çoğu, kurulanır kurulanmaz ağlamaya başlıyor, ciltleri pembeleşip, normale dönüyor. Göbek kordonu kesiliyor ve doğum normalse, daha doğum odasından ayrılmadan bebek kurulanıp annenin üzerine yatırılabiliyor. Karnın üzerine yatan bebeklerin bazıları içgüdüsel olarak anne memesini buluyor. Daha doğum masasında bebek anne memesini tutar ve orada emerse anneye çok büyük uyarı yapmış oluyor ve beyin süt üretimi için emir veriyor. Memeden süt gelmeye başlıyor. Bu sebeplerden dolayı sezaryenle doğumdan çok normal doğumu önerdiklerini söyleyen Dr. Murat Palabıyık, normal doğum sonunda annenin bebeğini çok kısa bir süre içinde emzirebildiğini vurguluyor. Anne sütüyle beslenmeye başlayan bebek mümkün olduğunca çabuk eve gönderiliyor.