İçindekiler
21. Yüzyılda Tıbbi Görüntüleme Teknolojisi
Sağlık hizmetinin sunumunda ilk ve en önemli adım olan teşhis alanında; günümüz teknolojisi inanılmaz olanakları insanlık hizmetine sunmaya devam ediyor. Tıbbi görüntüleme teknikleri, hastalıkların tanımlanmasında en somut inceleme yöntemi olarak kabul ediliyor. Günümüzde insan vücudunun en ücra yapısal komponentleri de dahil, teşhise yönelik çok önemli bilgileri gözler önüne seriyor. 1895 yılında Wilhelm Conrad Röntge’in tıp dünyasına kazandırdığı “Radyolojik görüntüleme” günümüze farklı teknolojileri de kullanabilen bir tıbbi teşhis yöntemi olarak ulaştı. Halen X-ışınları yanında ses dalgaları ve manyetik alan ortamında protonların fiziksel davranışlarını kullanan görüntüleme tekniklerini tıpta teşhis amaçlı kullanmaktayız.
X-ışınlarını kullanan teknolojiler
Radyolojik görüntüleme teknikleri, yüz yılı aşkın bir süredir kullanılmaktadır. Özellikle bilgisayarların gelişmesi ve tıp dünyasına kazandırılmasını takiben son derece etkin tanısal cihazların üretilmesine neden olmuştur. Tıbbi kullanıma insan vücudunu yoğunluk farkına dayan doğrudan görüntüleme tekniği ile giren radyolojik görüntüleme, günümüzde 1 mm.den daha ince kesitler ile en küçük patolojileri bile ortaya koyabilecek “tomografik” görüntüleme tekniklerini kullanan düzeye ulaşmış bulunmaktadır. Yaygın bilinen adı ile, Bilgisayarlı Tomografi (ya da kısaca BT tanımlaması ile de kullanılmaktadır) tekniği ile günümüzde yalnız vücut bölgelerini değil, anjiyografik kalitede damarları dahi ortaya koyabilen veriler sunabilmektedir. Örneğin kalbi besleyen koroner arterleri artık kateter anjiyografisi dediğimiz girişimli teknikler yerine doğrudan BT cihazları ile görüntüleyebiliyoruz.
WC Roentge’in eşinin elinin röntgen filmi (1895)’nden 3-boyutlu koroner-BT-Anjiografi görüntüsüne uzanan asırlık teknoloji yolculuğu…
Yine bu cihazların üst düzey bilgisayarlar ile donatılması sonucunda, beyinin kanlanması ya da iç kulaktaki minicik kemikçiklerin görüntülenmesi başarılabilmektedir. 3 boyutlu görüntü üretebilen özel yazılımlar ile BT incelemesinde elde olunan kesitlerden “endoskopi” görüntüleri de elde etmek mümkündür. Bu sayede solunum sisteminin ya da kalın barsakların hastaya hiç bir girişimde bulunmadan endoskopik görüntülerini elde etmek artık güncel uygulamalar arasında yerini almış bulunmaktadır.
BT-Kolonoskopi: Kalın barsakların 3 boyutlu görüntüsü ve barsak içinin endoskopik resminde bir kolon polibinin görünümü
Günümüzde radyolojik görüntüleme artık “dijital radyoloji” (kısaca DR) olarak uygulanmaktadır. Bu sayede görüntülenen vücut alanından elde edilen veriler daha fazla olurken, hastalara aktarılan radyasyon miktarları da son derece düşürülmektedir. Meme kanseri taramasında kullanılan “mamografi” tetkikleri tümüyle dijitalize edilmiştir. Bu teknolojiye kazandırılan “tomosentez” görüntüleme ile meme dokusu içindeki nerdeyse bir pirinç tanesi büyüklüğündeki tümör odakları bile görüntülenebilmektedir.
Ses dalgaları kullanılarak yapılan tıbbi görüntülemeler
70’li yılların başında Japon’ların balık avcılığında kullandıkları sonar teknolojisinden yola çıkarak tıpta bir ilerleme daha sağlanmıştır. İnsan vücuduna gönderilen ultra ses dalgalarının yansımalarından bilgisayarlar ile görüntü elde edilmiştir. Bu tıp dünyasındaki en önemli kilometre taşlarından birisi olmuştur. Bugün hepimizin “ultrasonografi” adı ile bildiği bu tıbbi görüntüleme tekniği de yıllar içinde büyük gelişmeler kat etmiş bulunmaktadır. “Doppler Ultrasonografi” tekniği bir çok damar hastalığının kolayca tanımlanmasında önemli bir yere sahiptir. Sadece organları değil, yine bilgisayarların kullanımı ile damarlar içinde akan kanı gerçek zamanlı video görüntüleri şeklinde ortaya koyabilmektedir. Günümüzde ultrasonografi ile anne karnındaki bebeğin 3 boyutlu görüntüleri yanında olası doğumsal anomalilerine yönelik tüm organlarını incelemek mümkündür.
3 boyutlu görüntüleme teknolojisi ile anne karnındaki ikiz bebekler…
Ultrasonografi teknolojisinde ulaşılan en son nokta ise “Elastografi” adı verilen, ses dalgalarının doku sertliğini ölçümleyerek kitlelerin iyi ya da kötü huylu ayırımında somut verilere dayalı tanı olanağı sunması olmuştur.
US-Elastografi: Bir boyun bezesinin lenf kanseri nedeniyle büyümesini objektif verilerle tanımlayabilmektedir.
Son yıllarda geliştirilen bu en yeni ultrasonografik inceleme teknolojisi, yeni üretilen cihazlara uygulanmakta ve giderek artan bir uygulama alanı bulmaktadır.
Yüksek manyetik alan kullanılarak yapılan görüntülemeler
80’li yılların başlarında tıp dünyasına kazandırılan Manyetik Rezonans Görüntüleme (kısaca MR) tanısal tıbbi görüntüleme alanında devrim niteliğinde bir buluş olmuştur. İnsan vücudundaki su içeriğinde bulunan hidrojen atomlarının elektromanyetik özelliklerinin yüksek bir manyetik alan ortamındaki etkileşimini görüntüye çeviren bu teknoloji; insan vücudunun gerçek anatomik görüntülerini sunmuştur. MR teknolojisi; tıpta kullanılmaya başladığı ilk günden itibaren günümüze sürekli gelişerek gelmiştir. İnsan vücudu için zararlı bir etkisi olmayan bu teknoloji, günümüzde moleküler düzeyde görüntülemeler yaparak son derece ileri tanı olanaklarını tıbbın hizmetine sunmuş bulunmaktadır. MR ile hastalara herhangi bir girişimde bulunmadan hatta herhangi bir ilaç bile vermeden damarlarda akmakta olan kanın hareketini görüntüleyerek anjiografi resimleri oluşturabilmektedir. Yine örneğin beyindeki hidrojen atomlarının hareket özelliklerini ölçümleyerek nöral hücrelerden çıkarak vücuda giden aksonları dahi görüntülemek mümkündür.
MR özellikle yumuşak dokulara yönelik son derece ayrıntılı resimler oluşturabilen bir teknolojidir. Buradan hareketle örneğin, meme dokusu içinde şüpheli bulunan lezyonların iyi ya da kötü huylu bir odak olup olmadığı somut verilerle MR-mamografi adı verilen incelemeler ile ortaya konabilmektedir.
MR-Fiber traktografi: Beyindeki aksonların görüntülenmesi
MR-Mamografi: Sol memede milimetrik boyutlu bir kanser odağının görüntülenmesi
MR incelemeleri için özel olarak geliştirilmiş olan paramanyetik ilaçların tetkik sırasında uygulanımı ile beyin dokusunun kanlanması ya da kalp kasındaki beslenme bozuklukları gibi son derece önemli hayati sorun doğurabilecek hastalıkların erken ve doğru tanısında da önemli bir uygulama alanı mevcuttur.
Hibrid görüntüleme teknikleri
Teknolojik gelişmelerin tıp dünyasına kazandırdığı en önemli buluşlar özellikle tıbbi görüntüleme alanında gerçekleşmiştir. BT ve MR gibi anatomik görüntülemede son derece ayrıntılı verileri ortaya koyan bu cihazlar, fonksiyonel görüntüleme yapan cihazların da gelişimi ile birlikte bir arada kullanılabilen yeni hibrid cihazların geliştirilmesine öncülük etmiştir. Pozitron Emisyon Tomografisi (kısaca PET) adı verilen ve insan organizmasında hücrelerin şeker kullanımından hareketle, radyoaktif işaretli şeker molekülünün hücre düzeyinde kullanımını ölçümleyen bu cihazlar; önce BT cihazları ile birleştirilmiş (PET-BT) ve bu sayede kanser odaklarının vücuttaki dağılımları hem fonksiyonel hem de anatomik olarak ortaya konmuştur. Bu alandaki son gelişme ise 2012 yılından sonra geliştirilen PET-MR cihazları olmuş, böylece daha ayrıntılı olarak tüm vücut görüntülemesinde kanser taramaları yapılabilir hale gelmiştir.
PET-MR: Tüm vücudun MR görüntüsü ve bu görüntü üzerinde PET ile elde edilmiş fonksiyonel görüntü