Down sendromlu çocuklar ve ailelerine destek olmak için tıklayın
Fiziksel özellikler
Down sendromlu çocuklar anne ve babalarının fiziksel görünümü yanında, hastalık için tipik sayılan bazı özellikler gösterirler.
Yüzleri yuvarlak ve basık, gözleri yukarı doğru çekiktir. Gözlerin iç tarafında uzak doğuluları hatırlatan bir kıvrım bulunur (Epikantus). Ayrıca gözün renkli kısmında, çevreden içeriye doğru yoğunlaşan beyaz lekeler olabilir. Burunları küçük, burun kökü düzleşmiş veya çöküktür. Ağız küçük olduğundan dil genelde dışarı sarkma eğilimi gösterebilir. Başın arka kısmı basık, boyun geniş ve kısadır. Saç, kaş ve kirpikler seyrek ve yumuşak olabilir.
- Kulaklar biraz küçük ve aşağı yerleşimlidir.
- Karın gevşek ve bombeli olabilir.
- Elleri küçük, parmakları kısadır.
- Avuç içlerinde avucu boydan boya kesen tek bir çizgi olabilir. (Simian)
- Ayaklarda 1. ve 2. parmaklar arasındaki aralık belirgin olabilir. Erkek çocuklarda yumurtalıklar bazen keseye inmeyebilir. İdrar deliği penisin tam ucu yerine daha altta olabilir.
- Boyları genelde diğer çocuklardan biraz daha kısadır.
- Başlangıçta tüm kaslardaki gevşeklik bu bebeklerin baş tutma, oturma ve yürüme benzeri motor gelişimlerini geciktirebilir. Ancak yaşıtlarına göre biraz geç de olsa bu işlevleri kazanırlar.
Yukarıda belirtilen bu fiziksel özellikler önemli bir sağlık sorunu yaratmaz, ancak deneyimli bir doktor için hastalığın erken bir evrede tanınmasını sağlar.
Nöromotor gelişim
Down sendromlu çocuklar baş tutma, desteksiz oturma, yürüme gibi bazı motor becerileri yaşıtlarına göre daha geç öğrenirler. (Bakınız: Down Sendromu Nedir?) Bu gecikmede en önemli etkenlerden biri, % 80’inde görülen kas gevşekliğidir (hipotoni) . Down sendromlu çocukların, aynı yaştaki diğer çocuklara ve kardeşlerine göre öğrenme güçlükleri olduğu çoğunlukla ilk yaştan sonra anlaşılır. Örneğin, diğer bebekler genellikle 1 yaş civarında anlamlı sözcükler söyleyebilir, 2-3 yaşlarında da cümle kurabilirler. Down sendrom’lu çocukların konuşmayı öğrenmeleri daha uzun zaman alabilir. Ancak bebeklik çağında başlatılan basit eğitim programları ile Down sendrom’lu çocuklar da daha erken yaşlarda konuşmayı, yürümeyi, kendi kendine giyinmeyi, yemek yemeği, sofra kurmayı, odasını derli toplu tutmayı öğrenebilirler. Okuma-yazma gibi daha karmaşık olan ve düşünce, el ve göz işbirliği ile gerçekleşen diğer becerileri kazanabilmeleri için özel eğitim programları gerekir.
Zeka düzeyi
Zeka testleri ile ölçülen ve IQ (Intelligence Quotient) ile ifade edilen zeka düzeyleri, normal çocuklarda 90-110 arasında değişmektedir. Down sendrom’lu çocuklar zeka yönünden birbirlerinden farklılık göstermekle birlikte bebeklik ve erken çocukluk çağında yetenekleri ve dolayısı ile zeka oranları normale yakındır. Sonraki yaşlarda özellikle soyut düşünme, işitme ve görme belleği, sorunlar karşısında çözüm üretme, matematiksel kavramları anlama yeteneklerinin kısıtlılığı sonucu diğer çocuklarla aralarındaki fark belirginleşmektedir.
Ancak çevreye ve sorunlara uyum sağlama yeteneğinin sürekli bir uyarı ve özellikle erken çocukluk çağlarında deneyim kazandırmaya yönelik bir eğitim programı ile geliştirilebileceği unutulmamalıdır.
Zeka testleri çocuğun tüm yeteneklerini ölçemez. Bu nedenle zeka yaşı ne bulunursa bulunsun, öğrenme yeteneğinin geliştirilmesine yönelik bilinçli eğitim programları ile bu çocuklar ileride kendi bakımlarını yapabilen, kendi başlarına yaşayabilen, belirli meslek guruplarında beceri kazandırılarak çalışabilen ve üretebilen erişkinler olarak normale yakın bir yaşam sürebilirler.
Down sendrom’lu çocukların eğitimi sırasında karşılaşılan en önemli sorunlar öğrenme güçlüğü ve buna bağlı olarak konuşmanın gecikmesi, soyut kavramları anlayamama ve irdeleme yeteneğinin olmamasıdır. Buna karşın, bu çocuklar yakın çevreleri ile olan ilişkilerinde önemli sorunlar yaşamazlar, insanlarla sıcak ilişkiler kurabilirler. Genelde sevecen, uysal , neşeli ve mutlu çocuklardır; müzik ve taklit yetenekleri oldukça iyi geliştiğinden eğitimlerinde bu yeteneklerinden yararlanma yoluna gidilmektedir.
Unutmamalıdır ki her birey ailesinden kalıttığı genetik yapıya bağlı olarak belli bir potansiyel zeka ile doğar. Eğitim ve deneyimlerle çocuk bu potansiyelin en üst sınırına ulaştırılabilir. Aile ortamında sevgi ve ilgi gören, yetenekleri yönünde desteklenen ve özel eğitim verilen Down sendrom’lu çocukların öğrenme ve uygulama yetenekleri, ilgisiz ve sevgisiz büyüyen ve uygun eğitim almayanlara oranla daha iyi gelişebilmektedir.