Günümüz modern yaşamın koşullarında dijital dünyanın hızla gelişmesi ve biz yetişkinlerin de bu gelişime ayak uydururken, TV, bilgisayar oyunları ve internetin gündelik hayatımızın ayrılmaz bir parçası olduğu gerçeği ile yaşarken çoğu zaman çocukların bundan nasıl etkilendiğini merak ederiz.
Dijital dünyanın çocukların duygusal zihinsel ve sosyal gelişimini nasıl, ne kadar ve ne yönde etkilediği ile ilgili çok kesin veriler elimizde olmasa da özellikle sosyal paylaşım sitelerinin çocuklar tarafından kullanılması ve yaygınlaşması konusunda fikir beyan etmek zor olmayacaktır.
Aşağıdaki videolarda Uzm. Ped. Emine Eraslan, Uzm. Psk. Mürvet Ülkü, Uzm. Dr. Gökçe Küçkyazıcı, “Çocuk Eğitimi” ile ilgili çeşitli konularda bilgiler veriyor.
TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) ‘nın verilerine göre çocukların ortalama % 66’sı günde en az bir kere sosyal ağ sitelerini kullanmaktadır. Özellikle Facebook, Twitter, Instagram gibi paylaşım sitelerinde ve mobil uygulamalarda hesap oluşturma yaşı her ne kadar 13 olarak sınırlandırılsa da, bunu denetleyen tek mekanizma sadece ebeveynlerdir. Sitelerin yazılımının böyle bir kontrol sağlamaması çocukların ilgi ve merakına yenilerek kötüye kullanıma sebep olmakta ve kullanım yaşı 7-8’e kadar inmektedir. Ebeveynleri bu denli şüphelendirmekte ve dikkatli olunması konusunda hassas kılan şey ise apaçık ortadadır; zarar görme endişesi ile çocuğunu yabancı birinin evine bile göndermeyen bir anne-babanın, çocuğun bu tip sosyal paylaşım sitelerinde ne tür zorbalığa ve uygunsuzluğa maruz kalacağı meçhulken bu konuda sınırsız ve kontrolsüz biçimde izin verici olmasını beklemek bir hayli yanlış olacaktır.
Çocuklarda Sosyal Medya Kullanımını Sınırlamanın Riskleri Nelerdir?
Sanal dünyanın sonsuzluğu ve ürkütücülüğünün kontrol altına alınamadığı bu koşullarda çocukların kontrol altında tutulacağı bir kullanım alanı yaratmak alınabilecek en akılcı önlem olacaktır. Şöyle ki; kesin yasakların ve bilinmezliklerin çocuğun ilgisini daha çok uyaracağı teorisinden yola çıkılarak bu tür bir denetleme yani tamamen yoksun bırakmanın çocuk açısından bir çok riski ve dezavantajı olacaktır. Tamamen yoksun kalan çocuk aşağıda sıralanan avatajlardan da yoksun kalacaktır. Sosyal paylaşım ağları;
- Güncel bilgiye erişimi kolaylaştırır ve dolayısıyla çocukların gündelik hayattaki gelişmelerden haberdar olmasına olanak sağlar.
- Farklı fikir ve zevklere ulaşma ve deneyimleme fırsatı sağlar (Örneğin yeni bir şarkıcı, yeni çıkan bir film
- Arkadaşlarla bilgi alışverişi sağlamayı hızlandırır.
- Bir gruba ait olma ve grup içerisinde söz sahibi olma imkanını arttırır.
Çocularda Sosyal Medya Kullanımının Dezavantajları Nelerdir?
Tabi sıralanan tüm bu avantajlar sosyal medya kullanımını çocuklar açısından temize çıkaracak nicelikte değildir.Bunların yanı sıra sosyal paylaşım ağlarının kullanımının dezavantajlarından bahsedilmelidir;
- Yukarıda avantajlarda bahsedilen tüm ilişki biçimleri aslında fiziksel ilişkiler değildir. Fiziksel olmayan doğaya sahip bu tür ilişkiler çocukların gündelik hayatta göz kontağı kurma, kişisel alanı koruma ve kişisel alana saygı duyma gibi “gerçek” ilişkiler kurmasını zorlaştırabilir.
- Mahremiyet duygusunun gelişmesini engelleyip güvenlik açısından risk oluşturabilir.
- Çocuğun yaş ve psikolojik gelişimine uygun olmayan cinsel ve şiddet yönelimli içeriğe kontrol dışı maruz kalmasına sebep olabilir.
- Irkçılık, ayrımcılık ,dışlanma gibi zorbalığa sanal olarak şahit olabilir.
- Bilgi kirliliği ve bu kirliliğin reklamlar aracılığıyla yaygınlaşması ile çocukların zihinsel çekirdeklerinde yanıltıcı şemaların oluşmasına sebep olabilir.
- Her şeyden önce çocuklarda bağımlılık riski oluşturarak zaman ve enerji kaybına yol açarak akademik gelişimini sekteye uğratabilir.
Çocukların Sosyal Medya Kullanımında Ebeveyn Kontrolü Nasıl Olmalıdır?
Özetlemek gerekirse, günümüz şartlarında çocukları sosyal medya ağlarından alıkoymak zaman zaman mümkün olmayacağı gibi olduğunda ise çocuklarda oluşturacağı mahrumiyet duygusu sebebi ile olumsuz bir ruhsal durum ortaya çıkaracak ve ebeveyn ile çocuğun çatışması kaçınılmaz olacaktır. Bu yüzden sosyal paylaşım ağlarını uygun yaş döneminde kullanılması durumunda yukarıda saydığım riskleri en aza indirmek ve dezavantajları avantaja dönüştürmek için koşulsuz ebeveyn kontrolünü devreye sokmak gerekecektir. Bu mekanizma ebeveynlerin şu koşulları sağlaması ile işlevsel olacaktır.-Öncelikle çocuğun ulaşabildiği internet ortamlarını en güvenli hale getirilmelidir.
- Ebeveynin, çocukların zevkleri ihtiyaçları ve yönelimleri ile ilgili sürekli bilgi sahibi olması ve oluşan değişikliklere dikkat etmesi bu değişikliklerle ilgili çocukla konuşması gerekmektedir
- Çocuğun sosyal paylaşım ağlarında geçirdiği süre takip edilmeli ve kısıtlanmalıdır.
- Paylaşılan fotoğraf, içerik ve ifadelerle ilgili sınırlar çocuğa öğretilerek güvenliğin önceliği aşılanmalıdır.
- Gerekirse aynı sosyal paylaşım ağlarını ebeveynlerin de kullanması ve dolayısıyla çocuklarının hareketlerini gözlemesi beklenmektedir. Bunu yaparken çocuğun mahremiyetine, tarzına ve yönelimlerine , kısaca sınırlarına saygı duyarak yapılması gerekmektedir. Çünkü sınırlarının ihlal edildiğini düşünen çocuk bu hareketleri aile üyelerinden gizleme eğilimine girebilirler.
- 13 yaşın altındaki çocuklar tamamen yetişkin kontrolünde kendilerine ait bir hesap olmadan mümkünse annenin ya da babanın kullandığı bir hesap üzerinden mutlaka bir yetişkin eşliğinde siteleri kullanması gerekmektedir.
- Mümkünse çocuğun bu alanlarda iletişim kurduğu kişilerin kimler olduğu ve yeterince güvenli olup olmadığı sorgulanmalı buna göre bir düzenleme yapılmalıdır.
- Tüm bunların toplamında en önemlisi çocuklarla açık iletişim kurularak fakat bunu yaparken sorgulayıcı eleştirel ve denetleyici bir tavır takınmadan, yetişkinler için de bağımlılık yaratıcı ve zaman zaman güvensiz olabilecek bu ortamda çocuğa doğru model olunarak dengeli ve güvenli bir sosyal paylaşım ağı kullanılması sağlanmalıdır.