Her duygu gibi öfke duygusu da insana aittir ve aslında diğer duygulardan farklı değildir. Fakat çoğu zaman öfkeyi yaşamak da yaşayan kişiye maruz kalmak da pek çok kişiyi korkutur. Çünkü bu duygunun çevreye yansımaları ve etkileri oldukça rahatsız edici olabilmektedir.
Çocuklar kendi varlıklarını yetişkine ya da bir akranına hissettirebilmek için öfke kontrolünü daha zor sağlarlar. Yüksek miktarda buhar basıncını içinde barındıran düdüklü tencere gibi çocukların patlaması için çok az bir zorlanma ya da engellenme yeterlidir.
Bebekler öfkelerini, ağlayarak, kollarını sallayarak, bacaklarıyla tekme atarak dile getirirler. 18. aydan sonra bu ifade çoğu annenin de deyimiyle “sinir krizi”ne dönmektedir. 2 yaşın sonuna doğru yemek yeme, uyuma gibi basit gündelik etkinliklerde bile zirveye ulaşan bu krizler, ifade edici dilin gelişmesiyle yavaş yavaş azalır. Çünkü çocuklar isteklerini ifade etmede, dil ve konuşmanın etkin bir araç olduğunu keşfederler. 6 yaşından sonra okul dönemi ile birlikte öfke konusunda daha hassas olunmalıdır.
Çocuğun öfkesiyle ne zaman ilgilenmeli?
- Çocuğun öfkesi başkalarına karşı fiziksel saldırılara dönüşüyorsa,
- Çocuk neredeyse her gün öfke nöbetleri geçiriyor ve akranları ile sık sık tartışmaya giriyorsa,
- Hata yaptığında, bir oyunda kaybettiğinde, kendine, eşyalara ya da başkasına zarar verme eğilimi gösteriyorsa,
- Yaşamının her alanında öfkelenecek bir şey buluyorsa,
- Daha önce baş edebildiği durumlara artık öfke nöbetleri ile tepki veriyorsa,
müdahale edilmelidir.
Anne babalar çoğu zaman bu tip öfke nöbetlerinde nasıl davranacakları konusunda tereddüt yaşar. Bir kaç önemli ipucu ile bu kriz kolaylıkla yönetilebilir fakat yine de öfkenin şiddeti ,ifadesi ve ne yapılması gerektiği ile ilgili uzmandan yardım alınması gerekmektedir.
Nasıl müdahale edilmelidir?
Öfkesiyle baş edemeyen ve öfkesini ifade edecek uygun yöntemler öğrenememiş çocuğa ilk müdahalemiz öncelikle çocuğun asıl olarak neye öfkeli olduğunu anlamak ve onun anlamasını sağlamaktır. Bunun için etkin dinlemeyi öğrenmek gereklidir.
Çocuk bu denli yoğun duygular yaşarken, kendini dinleyecek anlayacak sakin bir yetişkine ihtiyaç duyar. Çocuk öfkelendiği zaman, ona kızmak, onu azarlamak çocuğu durdurmaya çalışmak onun daha çok öfkelenmesine ve bu ifade yöntemlerinin kalıcı olmasına sebep olabilir. Çocuğun sakinleşmesini bekleyerek, ona onu neyin bu kadar kızdırdığını basit hatta yönlendirici sorular sorarak işe başlayabilirsiniz. Böylelikle çocuğun asıl kızdığı şeyin farkına varmasını sağlayabilirsiniz (kırgınlık, alay edilme, utanç). Bunu yaparak çocuğun duygularını tanımayı ve isimlendirmeyi öğrenmesini de sağlayıp duygu dünyasının zenginleşmesine de katkıda bulunmuş olursunuz. Eğer asıl duygusunun ve bu duyguya sebep olan düşüncelerinin farkına vardıysa, kızmak, ağlamak ya da bağırmak gibi davranışlarının yerine koyabileceği davranışlar olup olmadığını ona sorabilirsiniz. Bu konuda işlevsel davranışlar yerine koyamıyorsa ona birkaç tavsiye verebilirsiniz (örneğin öfke nesnesi kişiye –öğretmen, arkadaş, kardeş- neler hissettiğini söylemek gibi). Sonuç olarak çocuğun, hangi davranışın daha işlevsel sonuç vereceğini düşünmesini sağlanmış olursunuz.
Bu tip durumsal müdahalelerden sonra asıl olan bu olumlu davranışlarının kalıcı olmasını sağlamak için gerekeni yapmaktır.
Bunun için
- Öfkelenmediği ya da az da olsa sakin kalarak zor bir durumla başa çıktığında onu açıkça takdir edin.
- Belli bir süre için öfkesini dışa vurmayacağı ya da anlaştığınız şekillerde dışa vuracağı konusunda anlaşma yapın. Daha sonra bu davranışlarının olumlu sonuçları hakkında mutlaka konuşun.
- Duygularını anlattığı bir günlük tutmasını önerin. Yazı yazmak zor geliyor ya da çocuk henüz okuma-yazma öğrenmediği yaştaysa resim de yapabilir. Kendisini öfkelendiren problemi, nasıl tepkide bulunduğunu, bu tepkinin ne gibi sonuçlar doğurduğunu ve problemi halletmek için iyi bir yol olup olmadığını, neyin daha iyi olabileceğini anlatmasını isteyin.
Çocukların psikolojik ve sosyal gelişiminde duyguların, duyguları ifade etmenin ve yönetmenin öğretilmesinde anne babaların etkisi göz ardı edilemeyeceğinden en önemlisi siz de ondan beklediğiniz gibi davranın. Örneğin yaşadığınız bir çatışmayı çözmek için öfkenizi kelimelere dökebilir ve ona asıl sorunun öfke olmadığını, ifade edilme biçimi olduğunu gösterebilirsiniz.