Uyku, çocuğun gelişimi için çok önemli olmakla beraber, ebeveynler için bebeklik ve erken çocukluk yıllarının belki de en zor konularından biri. Bölünmüş uykular, zor dalma, sinyalleri okumakta zorlanma, beslenme ve uyku düzenlerini oturtmakta soru işaretleri… Önümüze çıkan birçok konu var ve bunların çözümünde en kalıcı, en sağlıklı yolun sorunların ana kaynağını anlayarak ve ebeveynliğimiz ile paralel, içimize sinen yollar seçerek çözmek olduğuna inanıyorum.
Ne demek istiyorum, anlatayım…
İçindekiler
Buz Dağları
Uyku, uzun zamandır tıp ve psikoloji bilimlerinin altında binlerce bilimsel çalışma ile araştırılan, anlaşılmak için çabalanan temel konulardan biri. Bugün biliyoruz ki uyku bir çeşit hayatın aynası. Uyanıklık ve uyku bir bütün. Bu nedenle de uyku sorunlarını sadece uykunun kendi içinde görmek ve çözmeye çalışmak yeterli olmuyor. Uykuya sorun olarak yansımış olan ana konusu nedir, bunu anlamak ve çözmek, hem bebek hem de ailesi için sağlıklı ve kalıcı bir adım atmak anlamına geliyor. Yani bir anlamda uyku sorunu olarak görünen davranış bir buz dağının suyun üstünde görünen ucu oluyor. Oysa o bir sinyal, o bir yardım çağrısı, o çocuğun ihtiyaçlarını dış dünyaya anlatma şekli. Biz sadede o buz dağının görünen ucunu eriterek ana sorunu görmezden gelirsek, suyun altında bekleyen buz dağı gerek başka bir uyku sorunu, gerek başka bir davranış sorunu olarak önümüze zaman içinde çıkıyor. O yüzden gelin, biz o buz dağını görmeyi seçelim, onu anlayalım diyorum.
Bu buz dağları neler?
– Bağlanma/İlişki
Sağlıklı uyku güven duygusu ile oluyor, tüm zihin ve beden ilkel bir yerden güvende olduğunda uykuya geçişler ve uyku süreci daha bütün, daha kolay ve daha dinlendirici, geliştirici. Güven duygumuzun ana kaynağı hayatta kurduğumuz ilişkiler üzerinden oluşan dünya algımız. Bu nedenle de bir çocuğun uyku konularını onun bağlanma modelinden, ebeveynleri başta olmak üzere bakım verenleri ile kurduğu ilişkilerden bağımsız düşünemeyiz. Bugün biliyoruz ki uyku sorunları yaşayan ailelerde birçok bağlanma sorunları, karşılanmayan duygusal ihtiyaçlar da görebiliyoruz. Ebeveyninden ayrılma kaygısı yaşayan bir bebek, uykuda da ayrılamayabiliyor. Ebeveyni tarafından sakinleşme, zor duygularının dışa vurumuna kabul alamayan bir çocuk, biriken stres ve olduğu gibi kabul görmemenin verdiği sıkışmışlık duygusu ile zor dalma, gece ağlamaları gibi tecrübeler yaşayabiliyor. Uyanıklıkta kaliteli bir tam dikkat ve keyif almayan çocuk, uykuya gitmekte zorlanabiliyor… Ailelerin bunları bir bütün olarak görmek ve bu ilişki konularını geliştirmek için farkındalığa ve desteğe ihtiyacı var.
– Stres/Regülasyon
Uykuya geçiş sinir sisteminin sakinleşmesi, ilkel-duygusal beynimizin kendini
doğadaki bir hayvan gibi güvende hissetmesi, tüm bedenin sakin ve dengeli bir faza geçmesi ile oluyor. Yani uyku sinir sisteminin dengelenmesi ile çok yakından alakalı bir konu. Biz buna regülasyon diyoruz. İster çocuğun uykudan önceki sakinleşmesi olsun, ister canı yandığında veya korktuğunda yaşadığı tecrübe olsun, sinir sistemi aynı yoldan geçiyor. Önce bu duygu/duyum ile yükseliyor, alarm veriyor, kendini anlatıyor. Daha sonra ise geri inişe geçiyor, zihin ve beden dinginleşiyor. Bu sakinleşme becerisinin gelişimi hayatın ilk yıllarında bir yetişkin eşliğinde oluyor/olmalı. Kaygı, korku, yorgunluğun getirdiği huzursuzluk gibi zor duyum ve duygularda ebeveyninden güven dolu bir destek alan çocuğun sinir sistemi gelişiyor, zaman içinde kendini sakinleştirme becerileri göstermeye başlıyor. Bu nedenle, uykuya geçiş bir sakinleşme – sakinleştirme deneyimi. Bu da ebeveynin ve çocuğun ömür boyu güven dolu bir ilişki yaşamak adına ihtiyacı olan en temel duygusal paylaşımlardan biri.
Bugün görüyoruz ki bebeğini uykuya geçirmekte zorlanan ebeveynler aslen tam da burada, ilişki kurarak, zor duyguları dinginlik ve güvenle kabul ederek sakinleştirmekte zorlanıyorlar. Bu nedenle de sürdürülebilir olmayan, uzun vadede bebeğin uykusunu olumsuz etkileyebilen dalma yöntemlerine başvurabiliyor, uyku tecrübesinden kendileri korkuyor ve en temelde yatan güvenle uyutmak ihtiyacına cevap vermekte zorlanabiliyorlar. Bu ailelere basma kalıp uyutma yöntemleri değil, çocuklarını ve kendilerini regüle etmek konusunda bütünsel bir destek vermemiz gerektiğine inanıyorum.
– Diğer etkenler
Bu yazı serisinde çocuğun uykusunu etkileyen birçok konu kapsamlı bir şekilde
ele alınıyor. Çocuğun karakteri, gelişimi, sağlığı, duyusal hassasiyetleri, içinde büyüdüğü çevre, ebeveyn ilişkileri gibi birçok etken doğrudan uyku sorunları olarak önümüze gelebiliyor. Hatırlayalım ki iyi bir uyku regüle bir sinir sistemi talep eder. İnsanın hayatına giren tüm fiziksel/duygusal konular bedende veya zihinde bir stres kaynağı olduğu anda, uykuya etkisini görmemiz de aslında doğal bir akış oluyor. Hayatın sürekli pamuk gibi geçmediğini de varsayarsak, zaman zaman her bireyin uykusunda dalgalanmalar, dönemsel sorunlar olması da bir o kadar normal. Buna karşılık süreklilik gördüğümüz uyku sorunlarında bu bütünsel bakış açısı ile, farkındalıkla ve erken müdahale ile ele alınan konular (nam-ı diğer buz dağlarımız) , aslında belki de tüm hayatın daha kaliteli, keyifli geçmesi yolunda bir gelişim süreci olabiliyor.
Bu bakış açısı ile uykuyu hayatla bir bütün olarak görürsek, sağlıklı uyku süreçleri için özetle ne öneririm
– Sinyal okuma
Çocukların uyku düzenlerini onların sinyalleri ile paralel kuralım. Onlar vücutlarını
bizden daha iyi biliyorlar. Bu bir sinyal okuma, bebeği/çocuğu anlama süreci. Onun yorgunluk, uykusunun gelmesi, geldiği halde zorlanması, uyku içindeki fiziksel acı veya duygusal stres sinyallerinin görülüp şefkatli bir ebeveynlik ile karşılanması bir bütün.
– Kaptanlık/Rehberlik
Çocuklarımız ihtiyaçlarını anlatmak sorumlu. Ancak süreçleri tamamlamak için bir yetişkinin desteğine, yol göstermesine, gereken yerde neden sonuç ilişkilerini düşünerek karar vermesine, seçimler yapmasına ihtiyaçları var. Uyku süreçlerinde bebeğin nerede, nasıl, kiminle uyuduğu gibi alanlarda bebek süregelen güven alanlarını korumak ister. Ancak bazen bunlar daha kalitesiz uykulara/yaşama sebep olabildiği gibi, kimi zaman da sürdürülebilir olmayabilir. Bazen de bu sadece bir gelişim sürecinin parçasıdır, bebeğimiz büyür ve bunu görüp farklılıklar yapmak isteriz. Ebeveyn düşünerek, artılara eksilere bakarak düzen değişimini hedefleyebilmeli, bu süreçlerde şefkatli bir kaptan olarak çocuğuna eşlik edebilmeli.
– Regülasyon repertuarımız
Biz bebeklerimizin regülatörleriyiz, onların sakinleşmesinin kaynağı bizim halimiz, bedenimiz, sözsüz dilimiz ile anlattıklarımız. Zor dalmalarda, uykusu geldiği halde oyunu bırakmakta zorlandığında, tam dalacakken dikkati dağılıp iyice yorulduğunda bebeğin ihtiyacı olan sakinleştirilme, dinginleşme sürecini yaşayabilmek sanırım ebeveynlik yolculuğunun en zor taraflarından biri. İyi haber, sinir sistemi esnek ve biliyoruz ki her yaşta gelişmeye açık. Kendini sakinleştirmek (self-regülasyon), bebeğinin/çocuğunun olumsuz duygularını anlamak ve kabul etmek, bu zor dakikalarda onun dışa vurumunu şefkatle dinlemek ve aynı zamanda güvenle durarak onun sinir sisteminin inişine eşlik etmek… Bunlar gibi oldukça geniş parçaları olan regülasyon konusunda bir yerlerde hepimizin gelişim alanları var. Zira birçoğumuzun aldığı ebeveynlikte buralar eksik veya yaralı.
Bu sakinleşme sürecinin repertuarı ne kadar geniş ve esnek olursa, uykuya geçişler de o kadar kolay, keyifli; uykular da bebek regüle bir sistemle daldığından bir o kadar kaliteli oluyor. Bu repertuarımızda lokomotif ilişki – dokunma, göz-ses teması, kalp atışı, beden titreşimleri, bazen beraber minik salınımlarımız, hayatın ilk aylarında emzirme, sinyalleri yakından izleyeme verilen tam dikkat… Dakikalara sığan bu kocaman paylaşım uykular için çok önemli, öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir ebeveynlik becerisi.
– Bağlılık ve bağımsızlık dengesi
Bebek hayata ebeveynine bağımlı olarak başlıyor. Uyku dahil her konuda bir yetişkinin ona bakmasına muhtaç. Sonra ebeveyn bebeğinin bağımsızlık sinyallerini görmeye farkındalık ve önem vererek bebeğini desteklediğinde, zamanla bebeğin kendi kendine yapabildikleri artıyor. Bir nesneyi tutmak, bir zeminde kendi kendine durmak, başka kişiler ile iletişim kurmak, dönmek, yürümek, kendi yemek yemek gibi bağımsızlık sinyalleri görüyoruz. Bu gibi bağımsızlık açılımları uyku süreçleri içinde de gelişiyor.
Bebek büyüdükçe ve geliştikçe dalmada ihtiyaç duyulan desteğin zamanla hafiflemesi, uykuda fiziksel yakınlık ihtiyacında azalma, uyutan kişide çeşitliliğe uyum gibi açılımların sinyalleri çıkıyor karşımıza. Bu sinyallere dikkat vermek ve tecrübelere alan açmak ebeveynin farkındalığı ve desteği ile oluyor. Bunların sinyallerini görmüyor isek, o zaman zaten ebeveyn bebek ilişkisindeki bağlanma-bağımsızlık dengesine bütünsel bakılmalı ve her hangi bir bağımsızlık adımına hazır olmayan bir ebeveyn/bebek, sadece uyku içinde bu adımları atmaya asla zorlanmamalı. Bu yukarıda bahsettiğimiz buz dağlarını yok saymak olacaktır.
– Sosyal destek
Hem ebeveynliğin sürdürülebilir ve kaliteli olması, hem de bebeğin sosyal, duygusal gelişimi açısından birden çok bakım verenin olması sağlıklı. Bu, ebeveyne kendi ihtiyaçlarını karşılamak için alan tanıyor. Bu da regüle bir ebeveyn olmayı kolaylaştırıyor ve gerek uykuya geçişlerde bebeğin sakinleşme ihtiyacının karşılanması, gerek kaliteli bir sinyal takibi, gerekse normal bebek uykusu dahilindeki gece uyanmaları ve zaman zaman kısa olan gündüz uykularını tolere edebilme kapasitemizi artırıyor. Buna ek olarak, bebeği uyutma sorumluluğunu da bu yardımcılar ile paylaşmak hem ebeveynin yükünü hafifletiyor, hem de bebeğe uyku tecrübesinde çeşitlilik katıyor (bkz. Bir sonraki madde :))
– Varyans/Çeşitlilik
Bebeğinizi farklı yerlerde ve farklı kişilerle uyutmaya en başından dikkat verin. Çeşitlilik sinir sisteminin uyumlanma kapasitesini geliştirmek için faydalı. Elbette bebeğinizin
güvende hissedeceği bir uyku düzeni ve sabit bir yatağı olsun, ancak bir yandan akan sosyal hayata da paralel zaman zaman pusette, sling’de, kanguru’da, araba koltuğunda, misafirlikte arka odada, kucakta da uyuyabilir. Aynı şekilde farklı insanlarla uyumak da mümkün olduğunda repertuarında var olsun. Bebeğiniz farklı kişilerle farklı şekillerde uyuyabilir, zira uykuya geçiş bir ilişki kurma şekli ve bu kişiden kişiye değişebilir. Sadece bu alanda ebeveyn olarak kırmızı çizgileriniz nerelerde, bebeğinize ne iyi geliyor, ne uykusunu olumsuz etkiliyor bilmeniz ve bunu size destek olan çevreniz ile paylaşmanız faydalı olacaktır.
– Kaynaklar ve beklentiler
Uyku konusunda popüler kültürde bilgi kirliliği çok fazla. Kaynakların bu anlamda güvenilir olup olmadığına dikkat vermek ebeveynin sorumluluğu. Zira normal bebek veçocuk uykusuna ait yanlış bilgiler edindiğimizde, beklentiler ile gerçekler uyuşmuyor. Buna
paralel sağlıklı uyku süreçleri ebeveynler tarafından sorunlu zannedilebiliyor. Sonuç olarak
ailede endişe, kaygı, suçluluk, yetersizlik gibi duygular görüyoruz. Örneğin 0-2 yaş gece
uykusunda zamanla git gide azalan birkaç bölünme normaldir, oysa ki birçok kaynakta kesintisiz uykunun gerekliliği bir temeli olmadan savunuluyor.
Bebeklik döneminde gündüz uykuları zaman zaman kısa olabilir, bölünebilir. Ancak yine birçok kaynakta en az 1.5-2 saatlik uykular olması gerektiği ve her zaman bunların da kesintisiz olması gerektiği aktarılıyor. Yine birçok kaynakta bebeklerin kendi kendilerine sakinleşmeleri ve yalnız dalmalarının gerekliliği anlatılır. Oysa ki bebekler yukarıda anlattığım regülasyon sistemi kaynaklı hayatın ilk yıllarında kendi kendilerine sakinleşemezler ve sinir sistemi için sağlıklı ve gerekli olanı ebeveynin eşliğinde ve güven duygusu ile sakinleşmektir. Ebeveyni ile sakinleşen ve güvende hisseden bebek bunun akabinde zaman içinde git gide daha bağımsız dalabilir.
– Ebeveynlik yaklaşımınız
Her konuda olduğu gibi uzmanlar arasında da yaklaşımlar konusunda farklılıklar ve hatta kutuplaşmalar görebiliyoruz. Bu nedenle uyku konusunda kaynağın güvenilir olması yetmez, sizin ebeveynlik yaklaşımınız ve iç sesiniz ile uyumlu olması da önemlidir. Ebeveyni doğru çözüme götüren kaynak, güvenilir bilginin ebeveynin içgüdüsü ile harmanlandığı biricik karışımdır derim. Biz uzmanlara burada düşen sorumluluk ise hem bilgilerimizi geniş
kitlelerle paylaşmak, hem de ebeveynin içgüdüsüne ve seçimlerine saygıyla alan açmak olmalı.
Kaynaklar
Anders, T. F. (2016). Infant Sleep, Nighttime Relatinships, and Attachment. Psyhciatry, 57:1, 11-21.
Anders T.F., Eiben L.A. (1997). Pediatric Sleep Disorders: a review of the past 10 years. Journal of American Academy of Chid and Adolescent Psychiatry, 36, 9-20.
Anders, T.F., Sadeh, Avi. (1993). Infant Sleep Problems: Origins, Assessment, Interventions. Infant Mental Health Journal, 14 (1), 17-34.
Armstrong KL., Quinn RA., Dadds MR. (1994). The sleep patterns of normal children. The Medical Journal of Australia, 161, 202-206.
Baddock, S. A., M. T. Purnell, P. S. Blair, A. S. Pease, D. E. Elder, and B. C. Galland. (2019). The Influence of Bed-Sharing on Infant Physiology, Breastfeeding and Behaviour: A Systematic Review. Sleep Medicine Reviews, 43, 106–17.
Ball, H.L., Tomori, C., McKenna, J.J. (2019). Toward an Integrated Anthropology of Infant Sleep. American Anthropologist, 0 (0), 1-18.
Ball, H.L. (2003). Breastfeeding, Bed-Sharing, and Infant Sleep. Birth, 30(3), 181–88.
Baylin, J., Hughes, D. (2012). Brain-Based Parenting. W.W. Norton & Company, New York, USA.
Belanger, M.E., Bernier, A., Bordeleau, S., Carrier, J. (2015). Attachment and sleep among
toddlers: disentangling attachment security and dependency. Monographs of The Society for Research in Child Development, 80(1), 125-140.
Benoit, D., Zeanah, C., Boucher, C., Minde, K. (1992). Sleep disorders in early childhood:
Association with insecure maternal attachment. Journal of the American Association of Child and Adolescent Psychiatry, 31, 86-93.
Carey, W.B. (1974). Night waking and temperament in infancy. The Journal of Pediatrics, 84(5), 756-758.
Dahl, R.E. (1996). The regulation of Sleep and Arousal: Development ans psychopathology.
Development and Psychopathology, 8(1) , 3-27.
Diğer kaynaklar
Gaylor, E., Goodlin-Jones B., Anders T., (2001). Classification of young children’s sleep problems: a pilot study. Journal of American Academy on Child and Adolescent Psychiatry, 40, 61-67.
Gettler, L. T., McKenna, J.J. (2011). Evolutionary Perspectives on Mother-Infant Sleep Proximity and Breastfeeding in a Labo- ratory Setting. American Journal of Physical Anthropology 144 (3), 454–62.
Guedeney, A., Kreisler, L. (1987). Sleep Disorders in the First 18 Months of Life: Hypothesis on the Role of Mother-child Emotional Exchanges. Infant Mental Health Journal, 8 (3), 307-318.
Higley, E., Dozier, M. (2009). Nighttime maternal responsiveness and infant attachment at one year. Attachment & Human Development, 11(4), 347-363.
McKenna, J.J. (2012) Sleeping With Your Baby. Platypus Media, Washington DC, USA.
Middlemiss, W., Kendall-Tackett, K. (Ed) (2014) The Science of Mother-Infant Sleep. Praeclarus Press, Texas, USA.
Moore, M. (1989). Disturbed attachment in children: A factor in sleep disturbance, altered dream production and immune dysfunction: 1. Journal of Child Psychotherapy, 15, 99-111.
Ockwell-Smith, S. (2015). Gentle Sleep. Piatkus, London, UK.
Schaefer, C. (1990). Night waking and temperament in early childhood. Psychological Reports, 67, 192-4.
Scher, A., Blumberg, O., (1999). Night waking among 1-year olds: A study of maternal separation anxiety. Child: Care, Health and Development, 25, 323-334.
Diğer kaynaklar
Sameroff, A. J., & Fiese, B. H. (1990). Transactional regulation and early intervention. In S. J. Meisels & J. P. Shonkoff (Eds.), Handbook of early childhood intervention (pp. 119-149). New York, NY, US: Cambridge University Press.
Shanker, S. (2016). Self-Reg. Penguin Random House, Toronto, Canada.
Siegel, D.J.; Payne Bryson, T. (2012), The Whole-Brain Child. Bantam Books, New York, USA.
Solter, A.J. (2001). The Aware Baby.
Touchette, E. (2011). Factors associated with sleep problems is early childhood. Encyclopedia on Early Childhood Development.
Trentacosta, C.; Troxel, W.M. (2013). Negative Emotionality Moderates Associations Among
Attachment, Toddler Sleep, and Later Problem Behaviors. Journal of Family Psychology, Vol 27, No1, 127-136.
Van Tassel, E. B. (1985). The relative influence of child and environmental characteristics on sleep disturbances in the first and second years of life. Journal of Developmental and Behavioral Pediatrics, 6(2), 81-85.
Vaughn BE; El-Sheikh M; Shin N; Elmore-Staton L; Krzysik L; Monteiro L; (2011). Attachment representations, sleep quality and adaptive functioning in preschool age children. Attachment and Human Development,13(6); 525-40.
Williams, K.E., Sciberras, E. (2016). Sleep and Self-Regulation from Birth to 7 Years: A
Retrospective Study of Children with and Without Attention-Deficit Hyperactivity Disorder at 8 to 9 Years. Journal of Developmental & Behavioral Pediatrics, 37 (5). 385-394.
Aşağıdaki videolarda Uzm. Dr. Erdem Uzunoğlu, “Yenidoğan Bebek Bakımı” hakkında bilgiler veriyor.