Ailede ebeveynlerden biri, çocuğun ebeveyn yerine koyduğu biri (büyükanne, büyükdede vs.) veya çok sevilen bir yakın öldüğünde çocuğa yaşına uygun bir biçimde açıklanmalıdır. Çocuklar okul öncesi dönemde evrensel ve kalıcı olduğunu anlamakta güçlük çekerler.
Aileden biri öldüğünde çocuklar yaşlarına göre farklı tepki verirler:
Sıfır-3 yaşları arasındaki çocuklar, kaybettiği ebeveyni istediği için hırçınlık, ağlama ve başka birinin ilgi ve bakımını reddetme gibi tepkiler göstermektedir.
2-3 yaşları arasındaki çocuklar, ölümün ne olduğunu anlayamamakta ve bu yüzden sadece ayrılma kaygısı belirtileri (huzursuzluk, gerginlik vb.) göstermektedir.
3-4 yaşındaki çocuklar ölen kişinin uzun bir yolculuğa çıktığına ve geri döneceğine inanmaktadır.
4-5 yaşındaki çocuklar ölen kişinin uyuduğunu ve tekrar geleceğini düşünmektedir.
5-6 yaşlarındaki çocuklar ölümle, hastalık ve yaşlılık arasında bir ilişki kurmaya başlarlar.
6-9 yaşlarındaki çocuklar ölüme insan ya da insanüstü özellikler taşıyan birinin yol açtığını düşünürler. İnsanların öldüğünü artık bilirler, ama kendilerinin de bir gün öleceğine inanmazlar.
9 yaş üzeri çocuklar ölümü yetişkinler gibi kavramaya başlarlar. Ölümün kalıcı ve evrensel bir kavram olduğunu ve kendilerinin de öleceğini anlarlar.
Çocuğa ölüm haberi nasıl verilmelidir?
Ebeveynlerin birinin ölmesi durumda çocuğa ölüm haberini sağ kalan ebeveyn vermelidir. Aniden gelen ölüm olayında haber çocuğa alıştırılarak verilmelidir. Ölen kişinin ağır hasta olduğu, hastanede olduğu söylenerek çocuğu hazırlamak gerekir. En geç bir hafta içinde çocuğa ölüm haberi bildirilmelidir. Eğer kişinin ölümü beklenen bir olay ise, çocuğa daha kısa süre içinde haber verilmelidir.
Ölüm haberini veren anne ya da baba üzüntüsünü gizlemeye çalışmamalı, duygularını çocukla paylaşmalıdır. Çocuğun da duygularını açığa vurmasına olanak sağlamalıdır. 6-7 yaşından küçük çocuklar cenaze törenlerine ve ilk günlerde cenaze evine götürülmemelidir. Çocuk aynı şehirde bir aile yakınının yanında birkaç gün kalmalıdır, eve daha sonra getirilmelidir.
Anne ya da babası ölen çocuk diğerinin de öleceği ya da kendisinin de öleceği gibi kaygılar yaşayabilir. Hayatta olan anne ya da baba çocuğa yalnız kalmayacağını, hep yanında olacağını anlatmalıdır.
Ölüm olayı çocuğa doğrudan anlatılmalıdır. Ölen kişinin uykuya daldığını, uzun bir yolculuğa çıktığını söylemek, dini açıklamalar yapmak doğru değildir. Bu açıklamalar çocuğun kafasının karışmasına ve yaşadığı üzüntünün yanında başka kaygılar yaşamasına sebep olabilir. Örneğin, ölen kişinin uykuya daldığını söylenirse, çocuk uyuduğunda kendisinin de ölebileceğini düşünebilir.
Anne ya da babasını kaybeden çocuklarda alt ıslatma, iştahsızlık, gece korkuları, uyku sorunları, parmak emme, tikler, uyum sorunları ortaya çıkabilir. Çocukta üzüntü, içe kapanma ve depresyon görülür. Sağ kalan ebeveynin desteği çocuk için çok önemlidir. Bu süreçte çocuğa mutlaka psikolojik destek sağlanmalıdır.
Henüz ölüm olayıyla karşılaşmayan çocuklara da ölüm hakkında bilgi verilmelidir. İnsanların doğup büyüdüğü, yaşlandığı ve öldüğü kaygı uyandırmayacak şekilde anlatılmalıdır. Ayrıca ölümün geçici olarak anlatıldığı veya kahramanın ölümsüz bir insan gibi gösterildiği öykü ve çizgi filmler hakkında konuşulmalıdır. Bunun gerçekte mümkün olamayacağı, sadece hayal ürünü olduğu çocuğa anlatılmalıdır.