Savunma hücrelerinin %80’nin barsağımızda bulunduğunu göz önüne alırsak beslenme’nin sağlığımız üzerinde ne kadar önemli bir yer edindiğini anlarız.
İçindekiler
Beslenme ve Hastalıklar
Günümüz sağlık sorunları içinde kalp ve damar hastalıkları, tip 2 diyabet, kanser, felç ve Alzheimer en önemlileri. Belki en çok çekindiğimiz ve kendimizi korumak istediğimiz hastalıkların başında geliyor. Aslında ilk başta bakıldığında her biri ayrı ayrı hastalıklar gibi görünse de aslında tek bir bozukluğun, başlangıçtan itibaren değişik evreleridir. Bu bozukluğa “enflamasyon” diyebiliriz. Yani savunma hücrelerinin, çevresel faktörler aracılığı ile sürekli ama daha düşük bir seviyede uyarılıp aktif olmasıdır. Bunun kendi vücudumuza zarar vermeye başlaması diye özetleyebiliriz.
İnsülin Hormonu
Dışarıdan doğal olmayan veya kimyasal, GDO, katkı maddesi, hormon, antibiyotik, eklenmiş şeker, trans yağlar, işlenmiş omega-6 gibi maddeleri yiyecekler içinde aldığımızda ilk olarak savunma sistemimiz barsağımızda bunları elemine etmek için tepki verir. Ancak savunma sisteminin, bu şekilde aktif hale geçmesi bir yangıya sebep olur. Böylece hormon sistemi bozulur. İnsülin hormonumuz fazla miktarda kullanılmaya başlar.
Başta barsağımızın iç yüzünü döşeyen hücreler olmak üzere, tüm organlarımızda ve vücut yapı taşlarımızda, hormon sistemimizde bir dizi olumsuz değişiklikler oluşmaya başlar. Bu değişimlerin hızı, o kadar uzun zamana yayılmıştır ki pek çoğumuz damarlarımız kalınlaşıp tıkanırken bunun farkına bile varmayız. 20-30 sene sonra ancak hastalık belli aşamaya ilerleyip, örneğin kalp krizi gibi veya bir kanser türü gibi son evreye ulaşınca hastalığın varlığını tespit ederiz. Aslında bu yavaş seyir bize geri dönüş ve kendi kendimizi tamir için de zaman kazandırır.
Hastalıklardan Korunmak İçin Beslenmemizi Nasıl Düzenlemeliyiz?
Evde pişirilen temiz ve sağlıklı gıdaların tüketilmesi, katkı maddesi içeren hiçbir gıdanın alınmaması, organik seçimlerin yaygınlaştırılması, probiyotik kullanımı, gereksiz ilaç, antibiyotik kullanılmaması basit ama çok etkin bir korunma yöntemidir.
Barsak Florası ve Bağışıklığı Güçlendirme
Bu anlamda bakıldığında aslında en büyük koruyucu aşıyı, doğum sırasında ve sonrasında takip eden ilk 2 yıl içinde kazanmaktayız. Normal yolla doğan bebekler sezeryanla doğanlara göre daha güçlü bir barsak florası elde etmektedirler. Bunun üzerine anne sütü ile beslenme ve mümkünse çok gerekli olmadıkça ilk 2 yıl antibiyotiksiz bir süreç bu floranın gelişip güçlenmesi için temeldir. Ayrıca, aşırı hijyen ortamda yetişmeyen çocuklarda, doğal bağışıklık daha güçlü olup, alerjik rahatsızlıklar da daha az görülür.
Çocukluktaki bu kazanımlar, bilinçli beslenme alışkanlığının aile içinde pekiştirilmesiyle ileride gelişme riski olan obeziteyi, tip 2 diyabeti ve arkası sıra dizilen kalp damar hastalıklarını, felçleri, Alzheimer’ı ve kanseri de önler.
Bu nedenledir ki sağlıklı bir hayat için beslenme, en temel koruyucu öğelerden birisidir. Çok düşünmeden bir anlık keyif için yenilen yiyecek, kısa bir süre sonra içinde barındırdığı faydalar veya zararlarla sindirilip bütün hücrelerimize gönderilecektir. Sağlıklı bir ömür için, doymak için değil, beslenmek için seçim yapalım.
Sağlıkla kalın.
Aşağıdaki videolarda Uzm. Dyt. Melis Torluoğlu, “Sağlıklı Beslenme” hakkında bilgiler veriyor.