Süt çocuk beslenmesinde özellikle 1.5 yaştan sonra oldukça önemli bir besin maddesidir. Birçok faydalarının yanında bazen de çeşitli hastalık belirtilerine yol açarak ebeveynlerin hayatını kabusa çevirebilmektedir. Çocuklarımızın hatta çok ufak bebeklerin birçok sıkıntı çekmesine neden olabilmektedir.
Çocuklarda süte bağlı olarak birçok hastalık sayılabilir. Burada daha çok, basit önlemlerle iyileştirebildiğimiz, sık görülen, inek sütü alerjisi ve laktoz intoleransından bahsetmek istiyorum.
İçindekiler
Vücudumuzun besinlere verdikleri tepkileri 2 ana başlık altında toplayabiliriz
Zehirlenme sonucu onlalar, zehirlenmeyle ilişkisi olmayanlar. Zehirlenme dışı olan tepkiler de kendi arasında bağışıklık siteminle ilgili ve ilgili olmayan diye 2’ye ayrılır. Bugün hakkında konuşacağımız konulardan biri olan inek sütü alerjileri bağışıklık sistemini ilgilendiren guruptandır. İnek sütü alerjisi çocuklarda en sık görülen besin alerjilerinden biridir. İnek sütü proteinlerine karşı, vücut anormal bir reaksiyon vermektedir. Günümüzde bebeklere 1-1,5 yaşa kadar inek sütü önermiyoruz. Ancak bebekler inek sütü kökenli mamalar veya emziren annenin aldığı süt veya süt ürünleri aracılığıyla inek sütüyle temas edip alerjik yakınmalar gösterebilmektedir. Bazen de belirtiler, 1-1,5 yaş sonrası süt içmeye başladığında ortaya çıkmaktadır.
İnek sütü alerjisinde belirtiler, diğer besin alerjilerinden farklı olmadığı için daha çok besin alerjileri ana başlığı altında konuşacağız.
Besin alerjisi neden olur?
Bağışıklık ya da savunma sistemimiz birçoğumuzun zannettiği gibi bizi sadece mikroplara karşı korumaz, aslında bağışıklık sitemimiz dışarıdan gelen birçok uyarıya karşı vücudumuzu koruyan bir şemsiye gibidir. Ancak bazen sanki çok titiz aşırı korumacı bir dadı gibi işi abartır ve alerji dediğimiz çağımızın hastalıklarından birine neden olur. Savunma sistemimiz zararsız olan bir maddeyi, yani besin maddesini yanlışlıkla zararlı bir madde olarak algıladığı zaman besin alerjisi ortaya çıkar. Vücut buna yanıt olarak savunma sistemini harekete geçirerek o besin maddesine özgü IgE tipinde antikorlar yani koruyucu maddeler üretmeye başlar. Kişi aynı besin maddesini daha sonraları yediğinde, vücudun çeşitli bölgelerinde bol miktarlarda kimyasal maddeler salgılanır. Bu kimyasal maddeler de, solunum sistemi, sindirim sistemi, cilt ve kalp-dolaşım sistemlerini etkileyerek bir dizi alerjik tepkiye neden olur.
Ailesinde en azından bir ebeveyni veya bir kardesinde alerji öykusü (allerjik rinit, astım, besin alerjisi veya egzema) olan bebeklerin yasamlarının ilk 5-7 yılı icinde besin alerjisi ortaya cıkma riski %20 kadar yüksek olabilir. Besin alerjisi, allerji öyküsü olmayan ailelerde daha az görülür.
Alerji riski olan bebekler bazen mamalardaki inek sütü ve soya proteinlerine karsı da alerjik hale gelebilirler. Tüm çocukların yaklaşık %6’sında 2 yaşına kadar besin alerjisi çıkma olasılığı vardır. İlk 1 yaş besin allerjisinin ortaya çıkması açısından cok hassas bir dönem olduğundan, alerjiyi önlemek icin riskli gruplarda önlemlere doğumdan itibaren başlanabilir.
Tüm besin alerjilerinin %90’ından sadece sekiz besin maddesi sorumludur: Süt, yumurta, soya ve buğday, yerfıstıgı, ceviz, balık ve kabuklu deniz ürünleri. Alerjik tepkiler açısından çok suçlanan çilek ve domates gibi besinler ise doğrudan kendi içlerinde bulunan histamin isimli kimyasal maddeden dolayı alerji benzeri tepkilere yol açarlar. Yani bizim titiz aşırı korumacı dadımızın burada suçu yoktur.
Besin alerjisi belirtileri nelerdir?
Ağızda karıncalanma-yanma hissi, ağız ve boğazda şişme, ciltte kızarıklık kaşıntı-kabartılar, gözlerde kaşıntı gibi daha sınırlı belirtler olabildiği gibi. Kusma, karın ağrısı, ishal, burun akıntısı-burun tıkanıklığı, göğüste tekrarlayan hırıltılar, öksürük, nefes almada zorluk gibi daha yaygın belirtler de ortaya çıkabilir. Hatta çok alerjik bireylerde bazen kan basıncında düşme, bilinç kaybı ile seyreden çok yagın tepkiler ve çok nadiren ölüm bile olabilir. Tipik olarak, kişi allerjik olduğu besini aldıktan sonraki dakikalar veya bir kaç saat içinde belirtiler ortaya çıkar.
Besin alerjilerinde tanı
Besin alerjilerinde tanı genellikle öykü ve gözleme dayalı olarak konur. Kanda şüphelenilen besine özgü Ig E tipinde antikorlar araştırılabilir. 2 yaşın altında deri testiyle alerji tespiti çok güvenilir olmadığı gibi, test sırasında da ciddi reaksiyonlara yol açabilir. Genelde şüphelenilen gıdanın kısa süreli kesilmesi ile belirtlierin azalması ve takiben tekrar verildiğinde şikyetlerin artması, pratik olarak evde ebeveynlerin de uygulayabildiği bir tanı yöntemi olarak kabul edilebilir.
Besin alerjilerinin önlenmesi ve tedavisi
Özellikle de alerjisi olan ailelerin bebeklerine en erken öneri kesinlikle ilk 6 ay bebeklerini sadece anne sütüyle beslemeleridir. Risk olan ailelerde annenin aşırı kuru yemiş yemesi, kabuklu deniz ürünlerini fazla tüketmesi de önlenmelidir. Riskli bebeklerde katı gıdalara 6 aydan önce kesinlikle başlanmamalı, yine balık ve kabuklu deniz ürünleri diyete 2-3 yaştan önce sokulmamalıdır.
Çok aşırı gazlı ve ağlayan bebekler, yüzlerinde devamlı aşırı kızarıklık ve pullanma olan , kafasında konak olan bebekler, hatta bazen sebebi açıklanamayan inatçı bir burun tıkanıklığı bile bu gizli buz dağının sadece görünen kısmı olabilirler. Böyle bebeklerde inek sütü alerjisi araştırılabilir, bulunduğu takdirde inek sütü ve inek sütü içeren besinlerin bebeğin diyetinden, bebek sadece anne sütüyle besleniyorsa annenin diyetinden çıkarmak tedavi için yeterli olacaktır. Diğer besin alerjileri için de bazen annenin diyetinden suçlu besinin çıkarılması gerekmektedir. Bazı özel durumlarda alerji yapma özellikleri azaltılmış mamalar da tedavide kullanılabilir. İnek sütü alerjisinin erken tanınması hastalığın gizli gizli ilerlemesini, daha ciddi belirtilere yol açmasını önler. Genellikle sıkı bir diyetle %80’inde 3 yaş civarı kaybolur.