Bu sorunun tek bir cevabı olmamakla birlikte, kısaca acele etmeyin diyebilirim. Eğer bu konuda 6-8 ay gibi çok aceleci davranırsanız aile hayatınız ve uyku düzeninizin altüst olacağına hiç şüphe yoktur. Yoksa bebeğinizin ihtiyaçlarına her an cevap verebiliyorsanız tabii ki 6 aydan itibaren oda ayrılabilir. Eğer bir bebek uyandığı zaman etrafına bakındığında, uyuyor bile olsanız sizleri görürse, veya kokunuzla, nefes sesinizle varlığınızı hissederse genellikle tekrar yatar ve kaldığı yerden uykusuna devam eder. Çünkü güvendiği dağlar çok yakınındadır, onu terk etmemiştir. Yani ağlayarak sizi de uyandırması gerekmez.
Ancak henüz hayata güveni tam olarak gelişmeden, etrafında olup bitenlerin ve neden-sonuç ilişkilerinin tam olarak farkına varmadan onu kendi odasına atar ve de ihtiyaçlarını karşılamazsanız, uyandığında yakınında sizleri görmeyince veya varlığınızı yakınlarda hissetmeyince mutlaka avaz avaz ağlayacak, sizi de uyandıracak ve yanına çağıracaktır.
Çağıracak yaşta değilse bile, siz ağlama sesinden dolayı koşa koşa gitmek zorunda kalacaksınız. Üstelik süt çocukluğu ve oral dönem dediğimiz emme ihtiyacının yoğun olduğu dönemde bebekler sık sık, bazen saat başı bile emmek isteyebilirler. Uzak bir odadaki bebeği emzirmek için kalkmak sizin uykunuzu inanın çok daha fazla bölecektir. Eğer çocuğun seslenişlerine her an cevap verebilecekseniz, tabii ki bunu 6 aydan sonra istediğiniz zaman planlayabilirsiniz. Ancak bunu yapamayacaksanız bunu geciktirmenin de çocuğunuza bir zarar vermeyeceğini söylemek istiyorum.
Eğer çocuğunuzun her seslenişine cevap vermeyecekseniz çocuğun odasını ayırmada hem sizin için hem çocuğunuz için en uygun yaşların 1,5-2 yaştan sonra olduğunu düşünüyorum. Artık çocuk hayata iyice güvenmiştir, onu terk etmeyeceğinizi bilir. Hele de odasını ayırma dönemi yumuşak bir geçişle planlanırsa, emin olun hiçbir sorun yaşamazsınız. Bence eski terbiye yöntemlerini terk etmenin zamanı geldi de geçiyor.
Odayı ayırmada yumuşak geçiş için, basit birkaç önerim olacak;
Herşeyden önce bu süreci doğallaştırın: Çocuğa odasını sevdirin…
Çocuğun odası aynı zamanda evin bir odasıdır, sadece geceleri çocuğun terk edildiği bir oda değildir. Yani burası da bir yaşam alanıdır. Çocuğa bunu hissettirmek için gündüz bu odada ütü yapabilirsiniz, çamaşır katlayabilirsiniz, çocuğunuzla özellikle bu odada oyunlar oynayabilirsiniz, zaman zaman evdeki diğer bireyler baba veya büyükanne büyükbaba gibi kişiler bu odada oturup kitap okuyabilir, uzanıp gazetelerini okuyabilirler. Böylece çocuk bu odanın sadece geceleri kendisinin yalnız bırakıldığı bir oda olmadığını, burada da bir hayat olduğunu öğrenir ve odasını daha çok sever, kolayca benimser.
Çocuğunuzun hayata olan güvenini güçlendirin…
İlk zamanlar, çocuğun odasında yatağının yanına ufak bir çekyat ya da kanepe koyabilirsiniz ve artık anlayacağı yaşa geldiği için çocuğunuza şunu söyleyebilirsiniz: “Ben sen uyuyana kadar yanında yatıyorum, bu yataktan yorulursam, belim ağrırsa kendi yatağıma gidebilirim, ama merak etme, çok yakındayım ve sen ne zaman çağırırsan hemen gelebilirim”. Böyle bir yaklaşım zaten 1,5-2 yıldır hayata iyice güvenmiş olan çocuğunuzun güvenini daha da güçlendirecektir.
Eğer siz yukarıda tarif ettiğim şekilde yumuşak bir geçişle biraz daha bilinçli bir yaşta çocuğu odasına koymazsanız, aceleci davranırsanız ve seslenişlerine her an cevap veremezseniz emin olun o yürümeye başlayıp yatağından tırmanıp inmeyi başardığında, kendi kendine odanıza gelecek, hatta yatağınıza ortak olacak. Ve bu noktadan sonra onu odadan, yataktan göndermek çok daha zor olacaktır.
Sonuç olarak bebeğinizin ve çocuğunuzun hayata olan güveni tam oluşmadan ihtiyacı olan ilgi ve şefkati asla ondan esirgemeyin, yaşına uygun bir şekilde bu bağımlılığı yavaş yavaş ılımlı bir şekilde azaltın.
Sağlıcakla Kalın…
…ya da Doktoramcam.com’un deyimiyle “Tek Tıkla Kal Sağlıkla”
Aşağıdaki videolarda Uzm. Dr. Erdem Uzunoğlu, “Yenidoğan Bebek Bakımı” ve “Bebeklerde Ağlama Nedenleri” hakkında bilgiler veriyor.