Bağışıklık Sistemi

Bağışıklık Sistemi
Bağışıklık Sistemi

Bu yazı oldukça ayrıntılı tıbbi bilgilerin aileler için anlaşılır hale gelmesi için basitleştirilmiştir. Çocuğu sık hasta olan ve bağışıklık sisteminde sorun olduğunu düşünen anne babalara özellikle öneririm. Yani anlayacağınız bağışıklık sistemi (immün sistem) , vücudu dış etkenlerden (virüsler, bakteriler, mantarlar) ve içte ortaya çıkan hastalıklardan (kanser) koruyarak çok önemli bir iş yapmaktadır. Ancak bazen immün sistemin kendisi, hastalık nedeni olabilmektedir. (ileride otoimmüniteyi okuyacaksınız)

Bağışıklık sistemi nedir?

İmmün sistem bir arada çalışarak vücudu istilacılardan koruyan, organlar, dokular, hücreler ve bu hücrelerin ürettiği salgılardan oluşan bir “ağ”dır.

 İmmün sisteme dâhil olan hücrelere lökosit denir (akvuyar). (Burada büyük bir parantez açıp Türk dilinin esnekliği ve güzelliğini vurgulamak isterim: löko: Latince beyaz demektir. –sit uzantısı ise “hücre” anlamına gelir. Beyaz kan hücresi yani ak-yuvar. Kırmızı kan hücresi de kanın rengini verir ki eritro: kırmızı ve –sit: hücre, kelimelerinin birleşiminden oluşan eritrosit kelimesidir yani al-yuvar) Lökositler istilacı dış etkenleri arar, bulur ve tahrip eder.

Lökositler vücutta çeşitli organ ve dokularda depolanmış halde beklemektedir. (Aynı savaş dışı zamanda askerlerin kışlada beklemesi gibi.) Mesela dalak, timus, lenf bezleri ve kemik iliği. İşte bu nedenle bu organlara “lenfoid dokular” denir.

Lökositlerin bir kısmı da kan ve lenf damarları boyunca dolaşımda dönüp durular ve daima keşif halinde olup sorun yaratabilecek istilacıları arama halindedir.

 Kabaca 2 çeşit lökosit vardır.

  1. Lenfositler: Yabancı hücrelerin tanınması, daha önce karşılaşılan yabancı hücrelerin “hatırlanması” ve yok edilmesine yardım edilmesi görevi üstlenirler.
  2. Fasitler: Yabancı maddeleri doğrudan “yerler” !!!

Birkaç çeşit fasit vardır. Bunlardan en bilineni nötrofil hücreleridir ki ana görevleri “bakterileri yemek”tir. Bundan dolayı bakteriyel enfeksiyonlar sırasında nötrofil sayısı artmaktadır. Kan sayımlarında artan nötrofil sayısı, bakteri enfeksiyonunun göstergesi olup bağışıklık sisteminin doğru düzgün çalıştığını anlarız.

Lenfositlere gelince: 2 çeşit lenfosit vardır: B ve T lenfositleri. İlk olarak kemik iliğinde kök hücrelerden türeyen lenfositlerin farklılaşması sonucu B ve T lenfositleri oluşur. Timüse gidenler T lenfositi olur ve asker görevi üstlenerek doğrudan istilacılarla savaşır. Kemik iliğinde kalarak B lenfositine farklılaşanlar ise “askeri istihbarat” görevi üstlenir yani yabancı hücreleri tanır, onlara yapışır ve onların immün sistemin diğer hücreleri tarafından tanınmasını sağlar.

Aşılamada da esas olay vücuda zayıflatılmış veya öldürülmüş mikropları vererek immün sistemin bunları tanımasını sağlamak, daha sonra gerçek mikrop vücuda girdiğinde hemen bertaraf edilmesini sağlamak değil midir?

Bağışıklık Sistemi Nasıl Çalışır?

Vücutta bin antijen varlığı bağışıklık hücrelerince fark edildiğinde (mesela zararlı bir mikrop veya aşıyla verilen virüs) birçok hücre birlikte çalışmaya başlar. Mesela daha önce bu hücreyle vücut karşılaşmışsa “hafıza hücreleri” devreye girer ve B lenfositlerini uyarır. B lenfositleri de antikor üreterek mikrobun öldürülmesini kolaylaştırır. Antikorlar mikrobun üzerini kaplar, T lenfositleri de antikor kaplı mikropları da “yer”. Antikorlar aynı zamanda mikropların ürettiği toksinleri de bertaraf etmeye yararlar.

Bağışıklığın tipleri

3 tür bağışıklık vardır: Doğumsal, edinsel ve pasif immünite. Şimdi bunları açıklamaya çalışalım:

Doğumsal İmmünite

Mesela deri bariyeri doğal savunmamızdır. Tükürük ve gözyaşındaki bazı maddeler, kulak kirindeki doğal antibiyotikli yapışkan salgı, midenin asidi de doğal bağışıklığın parçalarıdır

Ayrıca bazı virüslere ve canlılara da insan “doğal olarak” bağışıktır. Ne demek bu? Mesela kedilerde kedi lösemizi yapan virüs insanda hiç etki göstermez; insan bu virüse doğal olarak bağışıktır. Aynı şekilde AIDS virüsü de ev hayvanlarına zararlı değildir.

Edinsel İmmünite

Yaşam boyu karşılaşılan mikroplarla hasta ola ola edinsel bağışıklığımız gelişmektedir. (Ana sınıfına başlayan çocuğun sık sık hasta olması ama zamanla hastalık sayı ve sıklığının azalmasını düşünün) Aynı şekilde aşılamayla da edinsel olarak hastalıklara bağışıklığımız gelişmektedir.

Aşağıdaki  videolarda Uzm. Dr. İsmail Gönen “Bağışıklık Sistemi ve Aşılar” hakkında bilgiler veriyor

Pasif İmmünite

Başka yerden “ödünç” alınan immünitedir. Nasıl mı? Anne sütüyle geçen antikorlar anneden bebeğe geçen, “annenin” immünitesidir. Ayrıca yılan sokmasında kullanılan serumdaki antikorlar da başka kişilerin kanından elde edilen antikorlardır.

Bağışıklık Sistemi Hastalıkları

İmmün sistemin başlıca 4 tür hastalığı vardır:

  1. İmmün yetmezlikler
  2. Otoimmün hastalıklar
  3. Alerjik hastalıklar
  4. İmmün sistem hücrelerinden kaynaklanan kanserler

1) İmmün yetmezlikler:

İmmün sistemin değişik komponentlerinin bozukluğudur. Doğuştan olabildiği gibi AIDS veya kanser tedavisinde kemoterapi ilaçlarının etkisiyle sonradan da olabilir. Hücrelerde sayı eksikliği, hücrelerde işlev bozukluğu, antikor üretim eksikliği vs değişik hafif veya ağır çok sayıda immün yetmezlik tanımlanmıştır.

İmmünglobülin A Eksikliği:

En sık rastlanan immün yetmezliktir. Toplumda her 700 kişiden birinde rastlanmaktadır. B lenfositlerinin ürettiği antikor çeşitlerinden biri olan A tipi immünglobulini değişik derecelerde eksikliği görülür. İmmünglobülinin eksiklik düzeyine göre hastalığın şiddeti de ağırlaşır. IgA ne kadar düşükse hastalıklar o kadar sık ve ağır olur. Bu bebeklerde 6. aydan itibaren sık sık ateşli enfeksiyon geçirme, sık bronşiolit geçirme hikayesi vardır.

 2) Otoimmün hastalıklar:

Bu hastalık grubunda bağışıklık sistemi, değişik vücut dokularını “yabancı” olarak algılamakta ve vücut kendi kendine zarar vermektedir. Neden ve nasıl olduğu bilinmeyen bu hastalık grubu hala tam olarak anlaşılmamıştır. Çocukluk çağında en sık rastlanan otoimmün hastalıklar lupus ve juvenil romatoid artrittir.

 3) Alerjik hastalıklar:

Çevredeki bazı maddelere bağışıklık sisteminin aşırı reaksiyonudur. Mesela ev tozu akarı her yerde olduğu halde sadece bazı kişilerde ev tozu alerjisi çıkmaktadır. Aynı şekilde inek sütü proteini alerjisi de bazı çocuklarda çok ağır bazılarında hafif olmakta, ama birçok kişide hiç görülmemektedir. Ev tozunun veya inek sütünün bazı kişilerde neden alerji yaptığı tam bir muammadır.

4) İmmün sistem kaynaklı kanserler:

Lösemi ve lenfomalar…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here